2003-2004 yıllarından sonra anakart üzerinde gelen ses yongaları yeteneklerini fazlasıyla artırınca, ses kartları hobi amaçlı kullanılan pahalı oyuncaklar haline dönüşmeye başladı. Creative Sound Blaster Live! serisinden sonra çıkardığı Audigy serisinde istediği başarıyı yakalayamadı ve bilgisayar dünyası uzunca bir süre anakart üzerindeki onboard ses çözümlerine mahkum oldu.
Son yıllarda artmaya başlayan yüksek kaliteli müzik dinleme isteği ile ses kartı ve DAC piyasasında gözle görülür bir hareketlenme yaşanıyor. Geçen yıl kullandığım Audioquest‘in DAC’larının müzik dosyaları için ideal ancak oyunlar için fazlasıyla yetersiz olduğunu gördüğümden bir süredir her iki amaca uygun kullanımı olan birşeyler aramaya başladım. Ancak Hi-Res müzik dünyasında maalesef böyle donanım bulabilmenin mümkün olmadığını görmem çok zaman almadı. Müzik konusunu ayrı, oyunlardaki ses efektleri konusunu ayrı değerlendirmek gerekiyor.
Ses kartlarının oyunlarda kullanımı deyince PC dünyasında aklıma gelen tek isim tabiki Creative Labs. 1989 yılından beri iyi kötü piyasada ürünleri bulunan firmanın yeni nesil External Ses kartları uzun zamandır takibimdeydi. Geçen hafta elime geçen yeni donanım oyuncağım Creative’in 2018 yılı sonunda çıkardığı Sound BlasterX G6 modeli oldu. Cirrus Logic tarafından üretilen CS43131 DAC yongasına sahip, 32 bit ses derinliği ve 384 kHz örnekleme hızını destekleyen bu yonganın yanında Creative’in SB-Axx1 ses işlemcisi (Digital Sound Processor) ile bütün ses işlemlerini CPU’ya yük bindirmeden kendi başına becerebilen bir ses kartı. ASIO ve WASAPI desteği de bulunan ses kartının asıl kullanım alanı tabiki oyunlar.
Oyunlardaki kullanım için yazılım desteği Sound Blaster Connect 2 ile sağlanıyor. Hazır profillerin yanında farklı oyunlar için yeni profiller oluşturmak da mümkün. Bunun yanında kartla ilgili tüm diğer işlemler (firmware güncellemesi, led ışıkların renkleri vb.) bu program ile yapılıyor.
Monitörün hemen altına rahatlıkla yerleştirebildiğim şık tasarıma sahip ses kartı desktop bilgisayarımda kullanırken kulaklık takmak için bilgisayarın arka tarafına uzanma sıkıntısından ve ses açıp/kapama işlemlerinin de büyük radyo düğmesi ile yapılabilmesi sayesinde artan müzik ve ses kalitesinin yanında hayat kalitemi de artıran bir etken oldu.
Müzik ve ses subjektif bir konu. Kimi yüksek kalitedeki ses ve müziği gereksiz ve anlamsız bulup düşük kaliteden hiçbir farkı olmadığını söylerken kimi 24 bit ses derinliğinin yetersizliğinden bahsedebiliyor. Çoğu zaman standart mp3 formatı yeterli gelirken aynı albümün 24 bit/96 kHz “kayıpsız” dosyalarını arşivde bulundurmak ayrı bir keyif verebiliyor insana.
Hi-Res müzik dinlemenin keyif aldığım kısmın sadece bir tarafı. İşin eğlencesi bilgisayar ve bu tür özel donanımlarla ilgilenirken aldığım keyifle müzik dinlerken aldığım keyfin birleşiyor olması.