Bazı zamanlar içimdeki karanlık öylesine büyüyor ki beni içine çeken bir karadeliğe dönüşüyor. Herkes zaman zaman yorulur, acı çeker, sıkılır, bunalır, yolun sonuna geldiğini düşünür…. Tüm bu duygular zaman zaman zirve yapar, ama sonra yavaş yavaş yokolur gider.

Bende böyle olmuyor, yavaş yavaş artan karanlık artık her tarafı kaplıyor, içimi kemirmeye başlıyor, kalbimin derinliklerinde büyüyerek beni içine çekiyor. Bu karanlıktan çıkmak için yaptığım mücadele sadece yorulmama, bitkin düşmeme ve mücadele isteğimin azalıp yok olmasına sebep oluyor.

Dünyadan Ay’ın sadece aydınlık yüzünü görebiliyoruz. Ay’ın eksenine yerleştirilen yapay bir uydu olduğumuzu düşünsek ruh halimiz tıpkı normal insanlarınki gibi bazen Ay’ın karanlık yüzüne, bazen aydınlık yüzüne geçiş yapacak. Karanlıktan aydınlığa, aydınlıktan karanlığa, yavaş yavaş…

Ben ise önerilen çalışma süresini doldurmuş bir uydu gibiyim ve çok şanssızım, çünkü yörüngeden çıkarak Ay’ın karanlık yüzüne düşmüşüm, ebediyen sonsuz karanlıktan çıkmamak üzere….